Yazar: İl Baki

Kıbrıs’tan Sonra Kerkük Kerkük demekle Irak Türklerini anlatmak istiyorum. Aslına bakılırsa Kerkük davası, Kıbrıs davasından öncedir. Birinci Cihan Savaşının sonunda, Osmanlı İmparatorluğun içinde Türkler için teknik bir sınır çizilirken o zaman ki Musul vilayeti bu sınırın içinde sayılmış, fakat Lozan barışında ve ondan sonraki Musul anlaşmasında İngilizlerin sonuna kadar direnişleri yüzünden Irak Türkleri yabancı hakimiyeti altında bırakılmıştı. Son gücünü harcayarak doğuda Ermenileri yenen, batıda Yunan ordusunun yarısını yok edip yarısını Yunanistan”a kaçıran, fakat buna rağmen Yunanistan”dan Adalarla Batı Trakya”yı alamadığı gibi tazminat da koparamayan yorgun ve bitkin Türkiye için Musul yüzünden İngiltere ile çarpışmaya imkan yoktu. Ancak, Irak Türklerinin millî varlıklarını…

Devam

14 Temmuz 1934, Kuşadası kaymakamı Dilaver Bey denetleme için Selçuk’ta bulunuyordu. Denetleme bitmiş ve Kuşadası’na dönüş hazırlıkları başlamıştı. Dilaver Bey otomobile bineceği sırada bir jandarma eri telaşla koşarak yanına geldi ve elindeki jandarma istihbarat raporunu uzattı. “Saat 15.00 kararlarında Kanapiçe mevkiinde, içerisinde 4 kişi çıplak bir durumda kurşun renkte yelkenli bir sandalın sahilimize yaklaştığını gördük… Üç el havaya ateş etmek suretiyle “Dur” emrini verdik. Bu emre itaat etmeyenlerin, kendilerini denize atarak kaçmaya başlamaları üzerine beş arkadaş birden ateş ettik. Bu dört şahıstan üç tanesi ölü olarak denizde kaldı. Bir tanesinin ne olduğu meçhuldür. Mezkur sandal, denizde kendi kendine dolaşmaktadır. Cesetler…

Devam

16 DEVLET MASALI VE UYDURMA BAYRAKLAR Son zamanlarda basında görülen haberlerle ve TRT’nin bastırdığı bir takvimle Türkler’in şimdiye kadar 16 büyük devlet kurduğunu, bu yüzden Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 yıldız bulunduğu iddiaları öne sürüldü. Her şeyimiz gibi tarihimiz de henüz kesin şeklini almış değildir. Türk tarihi nerden başlayıp hangi gidişi takip eder, kimler Türk’tür? Bunlar henüz belli değildir. Daha önce de belirttiğimiz gibi bazı büyük şahsiyetlerin Türk olup olmadığı üzerinde bile tarihçilerimiz arasında birlik yoktur. Durum bu merkezde iken, şimdiye kadar 16 büyük Türk devletinin kurulduğu ve Türkiye’nin bunların vârisi olduğu hakkındaki iddia, şüphesiz, çok su götürür bir iddiadır. Şimdiye…

Devam

BİR MİLLET NASIL ÇÖKERTİLİR? Milletlerin asıl kuvvetinin ruh ve inanç gücü olduğunu artık herkes öğrendi. Bundan dolayıdır ki şimdi, çökertilmek isten milletlerin manevî yönüne saldırılıyor. Bu taktiğin en düşündürücü örneği Sovyetler Birliği’ndeki Türkler’dir. “Milletlere istiklâl, insanlara hürriyet” yalanıyla iş başına gelen komünistler, yerlerini berkittikten sonra ilk iş olarak imparatorluklarındaki yabancı milletleri, özellikle Türkler’i çökertmek yoluna girdiler. Çarlık zamanında tek alfabe ve tek edebî dili olan Türkler’i önce Kazak, Özbek, Kırgız, Türkmen, Karakalpak, Oyrat, Başkurt, Tatar, Azerî, Kırım gibi parçalara bölüp bunlara ayrı alfabeler hazırladılar. Beş on yıl sonra bu alfabeleri değiştirerek Kiril harfleriyle karışık, gayet berbat ve Türk lehçelerinin hakkını vermekten âciz yeni alfabeler çıkardılar. Çağatayca’nın devamı olan edebî…

Devam

Yeniçağ Yazarlarından Fatih Ergin 03.06. 2023 tarihli yazısında  AKP’nin yeni çılgın projesini kaleme aldı: AKP’den yeni çılgın proje AKP iktidarının son çılgın projesini duydunuz mu? Kanal İstanbul falan makul proje kalır yanında. Öyle böyle değil yeni çılgın proje… Heyecan yaptınız değil mi? İnanın ben de bu satırları sizin heyecanlanacağınızı hissederek yazdım, parmaklarım klavyeye giderken kıpır kıpır oldu… Efendim yeni çılgın projenin sahibi AKP’li Yasin Aktay. Kendisi Suriyeliler için, “Gerekirse bunlar Türkiye’nin parçası haline getirilir, Türkleştirilir, Türkiye’ye sadık bir kitle haline gelir” dedi. Durun ya, heyecanınız kaçıp, “Bunun neresi çılgın proje” demeyin hemen… Bu Yasin Aktay değil miydi, “Türk ırkı diye bir şey yok” diyen? Alın işte…

Devam

Sinan Oğan’ı o gece uçağa kim bindirdi? AKP’nin 21 yıllık iktidarında ülkeyi sürüklediği noktadan şikayetçi olan, CHP’nin Atatürkçü çizgiden uzaklaşan politikalarından rahatsız olan kesim üçüncü bir yol arayışına girdi. Bir kısım Muharrem İnce’nin kurduğu Memleket Partisi’ne destek vermeyi tercih ederken özellikle MHP’nin iktidara yanlayan tavrını eleştiren ülkücüler de Ümit Özdağ’ın kurduğu Zafer Partisi’nde bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden süreçte Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesi sonrası üçüncü yol arayanlar Zafer Partisi’nin ATA İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’a destek verdi. Oğan seçimlerde 2 milyon 831 bin 208 vatandaşın oyunu alarak yüzde 5.17’lik bir oran yakaladı. Hiçbir adayın yüzde 50+1’e ulaşamayışı sonrası ise seçim…

Devam

İKİNCİ TURDA NE OLACAK? Az sonra yazacaklarım birçoğunuzun moralini bozacak… Ama yazmak zorundayım… Eğer durum değişmezse, bizi neyin beklediğini bilmeniz gerekiyor… İçimi yakan kederi sizinle paylaşmak zorundayım… Neler olacak anlatayım… Hem döviz hem de faiz fırlayacak… Dolar en az 30 TL… Faiz en az yüzde 50… Borsa çakılacak… Dolar arttığında enflasyon zıplayacak… Gerçek enflasyon yüzde 100’ün üzerine çıkacak… Yani bugün ne alıyorsanız fiyatı iki katına çıkacak… BANKALAR Sizi herkes çok kârlı sanıyor… Oysa sermayeniz eridi… Üstelik mevduatlarınız kısa vadeli… Kredilerinizse uzun vadeli ve düşük faizli… Bir de zorla devlet kağıdı sattılar… Faiz ve kur yükseldiği an yandınız… Kredileriniz batacak… Çünkü…

Devam

akp’DEN SATILIK VATAN ! “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır!” M. Cemal KUNTAY Atalarımızın kanlarıyla sulayarak Vatan yapıp, bizlere emanet ettiği kutsal toprağımız, Vatanımızın sahipliğini ve kaderini tayin hakkını ifade eden VATAN-daşlığımız: akp tarafından haraç mezat MİLYONLARCA elin Arap’ına, elin Suriyelisine, elin Katarlısına, elin Afgan’ına, elin Iraklısına, elin Rus’una, elin Ukraynalısına, elin Afrikalısına vb. varıncaya kadar KANUNSUZ BİR ŞEKİLDE yağmalatıp, satılmış ve SATILMAKTADIR! Cumhuriyetimizin BÜTÜN VARLIKLARINI SATAN akp, her türlü gayrimenkul satışıyla bu ELLERE; VATAN-daşlık SATMAYA HIZLA DEVAM ETMEKTEDİR! Zannettiğiniz gibi Bir gayrimenkul alana bir vatandaşlık değil, AİLE KAÇ KİŞİYSE TAMAMINA Türk Vatandaşlığı vermektedir. Bunların,…

Devam

Statükocular Değişimden nefret ederler Taşralı toplumlarda partizan bir böcek bir alim ve düşünürden daha değerlidir. (Atasoy Müftüoğlu) Zihinsel ve fiziksel konformizmin (ki bunlar birbirini tamamlar) anaforunda debelenen toplumlar sahih bir değişimin faili olamazlar. Böyle toplumlarda ilmi/entelektüel sorumluluk ve celadet sahibi olanlar ya kriminalize ve terörize ya da ademe mahkum edilme riskiyle karşı karşıyadırlar. Statüko belirleyicidir çünkü…Çıkarlarını statükonun devamında görenler değişimden nefret ederler. Bilirler ki değişim öncelikle kendilerinin rahatını kaçıracak/ huzurunu bozacaktır. Bu nedenle bütün güçleriyle direnirler… Ellerinin altındaki enformasyon araçlarını/bilgi üretim mekanizmalarını en etkili şekilde kullanarak statükonun değişmesi gerektiğini söyleyenlerin güvenilmez kişiler olduğuna kamuoyunu ikna etmek isterler. Çünkü mühim olan…

Devam

Kırılan Güller, Ülkücüler.. Tarihimizin derinliklerinden bugüne, çiçekler bitkilerin, gül de çiçeklerin sultanı olageldi her daim. Anadolu’da hâlâ bahçesinde, balkonunda veya evinin bir köşesinde çiçek olmayan ev göremezsiniz. Güzellik ve güzele sevdalıktan öte bu incelik, evrensel ve doğal değerlere, zarafete, estetiğe vurgunluğudur insanımızın, yaratılışındaki mayası gereği.. Bir taraftan güzele meftun iken, diğer taraftan “Güzelin kaderi güzel olmaz, Allah çirkin kaderi versin.” misali sevdalığa tezat biraz sitemkâr dile düşen;  “Gel gül dedi bülbül güle.. Gül gülmedi gitti, Gül bülbüle, bülbül güle.. Yar olmadı gitti” serzeniş ve dertlenmişligi de vardır insanımızın deyimlerinde, hoyratlarında, türkülerinde, atasözlerinde.. O güzellerden birine, gençliğinde gönlünü kaptıran sevgili Abdürrahim…

Devam

Osmanlı’da hangi düşünce kitabı varmış? AKP’li Mahir Ünal “alfabe değişikliği yüzünden düşünce üretemiyoruz” dedi.       Bu ülkede 200 üniversite var, bir akademisyen dahi kalkıp:       ‘Osmanlı’da hangi düşünce kitabı varmış? Hangi düşünceyi üretmiş! Osmanlı’da yazılmış kaç düşünce kitabı var’ diye bir soru niye sormaz-soramaz!       Altı asırlık dönemde hiç kimse merak etmez mi hangi ‘düşünce kitaplarının’ yazıldığını!       Osmanlı’da yazılmış tek bir düşünce kitabı gösterebilen var mı?       Mesela, koskoca Osmanlı çağlarında kaç çeviri yapılmış?       Hadi hepsini geçtim, bir medeniyet klasiği olan Binbir Gece Masalları dahi tam metin çevrilmiş mi?       Peki tam metin niçin çevrilmemiş, çünkü içinde ‘müstehcen’…

Devam

TURAN KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ Macaristan’ın Başkenti Budapeşte yakınlarında Bugac’ta düzenlenen TURAN KURULTAYI’nda Türk soyundan gelen Macar, Azeri, Avar, Başkurt, Bulgar, Balkar, Buryat, Çuvaş, Gagavuz, Kabardino, Karaçay, Karakalpak, Kazak, Kırgız, Kumuk, Moğol, Nogay, Oğuz, Özbek, Tatar, Tuva, Türkmen, Uygur ve Yakut boyları bir araya gelerek aşağıdaki kararları almıştır… 1) Ümitlerimizi yeşerten Türk Devletler Teşkilatı’nın kurulması memnuniyetle karşılanmıştır. 2) Bütün dünyaya adından bahsettiren Türk Devletler Teşkilatı daha aktif hâle getirilmelidir. 3) Bu bağlamda Türk Devletler Teşkilatının ikinci ve üçüncü halkaları mutlaka kurulmalıdır. 4) Teşkilatın kurulacak ikinci ve üçüncü halkalarında, “Türk Devletler Teşkilatında biz neden yokuz” diyen pek çok devlet gibi, Balkanlar’dan Moğolistan’a,…

Devam

Trakai Gölü ve Atatürk Trakai, bir göl köyüdür. Nerede olduğunu biliyor musunuz? İnanın bu yazıyı yazana kadar nerede olduğunu ben de bilmiyordum; daha da ilginci hiç duymamıştım. Tesadüfen bir watsapp grubunda okumasam duyacak da değildim. İşte bizim, ırkımızla ilgili bilgi dağarcığımız bu kadar! Bu gibi yazıları yazarken yüzümün kızarmadığı an hiç olmadı! Bilgimiz çok az ve hiç de umursamıyoruz! Cahilliğimizden artık utanmıyoruz ve utanç duygumuzu ne yazık ki kaybettik! Neyse biz konumuza gelelim. Trakai 7-8 bin nüfusa sahip bir göl köyüdür. Bu yer Litvanya’da bulunmaktadır. Bir şekilde haritada bir kez bakmanızı öneririm. Baktığınızda Türk ve Müslüman dünyasıyla hiç ilgisi olmayan…

Devam

SEN UYURKEN, VATANIN İŞGAL EDİLDİ! Bir ülke silahla işgal edilir sanıyorsanız YANILIYORSUNUZ! Nüfusla işgal edilir! Silah, işgal edilen ülkenin sahiplerini sürerek ve sindirerek kendi nüfusunun önünü açmak için kullanılır. Türk Milletinin tarih boyunca unutmak, duygusal davranmak ve aşırı iyi niyet göstermek gibi BÜYÜK ZAAFLARINI bilenler, “ensar, muhacir, ümmet, insaniyet, hümanizm vb.” MASALLARLA İŞGALİN ÖNÜNÜ AÇMIŞLARDIR. Anayasa ve kanunlarımızın neresinde “ümmet” yazmaktadır? Siz bu olmayan yetkiyi nereden alıyorsunuz? Ayrıca ümmet masalı anlatanlar: Geçmişte de günümüzde de müslüman müslümanı öldürüyor! Hani Müslümanlar kardeşti, “Araplar tek milletti” zengin Arap ülkeleri niye göçmen almıyor? Enflasyon gibi Akp’nin açıkladığı verilere, artık akp seçmeni bile inanmamaktadır.…

Devam

Siz size, biz bize “Biz bize yeteriz” kampanyası Muhalefet partileri ve bazı STK’lar tarafından “sosyal devletin iflası” “halkın cebine göz dikmek” olarak yorumladılar. Yıllarca itibardan tasarruf edilmez diyerek saraylar yaptıranlar, israf edenler ve milletin parasını çarçur edenler, sözde yap-işlet-devlet formülleriyle binlerce, milyarlarca doları peşkeş çekenler Türkiye’nin kefen parasını  harcarken SİZ SİZE Subaylar, FETÖ-CİA operasyonlarıyla derdest edilirken, PKK tanık, asker sanık yapılırken,  Genel Kurmay Başkanı teröristlikten mahkum olurken, Ülkenin  Savaş sırları çalınırken, bilgiler yabancı devletlerin gizli servislerine  servis edilirken, Osman Öcalan, “Kemalist sistem yıkılmalı, İslami sistem olmalı”,” Parlamenter sistem yıkılmalı, başkanlık sistemi olmalı” derken,  ‘’Resmi tabelalardan T.C. kaldırılırken,  Okullarda Andımız yasaklanırken,…

Devam

Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya’ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekardım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi. Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti. Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı. Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu. Ev sahibine bir şey de diyemiyordum. Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu. Evin büyüğü olan Hacıanneye sıkılarak: “Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?” dedim. Hacıanne: “Evlâdım treni bekliyoruz. Az sonra tren gelecek,…

Devam

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş Sayın Başkan, Türkiye ağır bir çoklu kriz sürecinden geçmektedir. Bu çoklu krizin ana unsurları, tek adam yönetimine geçiş ile iyice belirginleşen Devlet Krizi; Türk toplumunu ayrıştıran/düşmanlaştıran politikalar  neticesinde ortaya çıkan Milli Birlik Krizi; yanlış ekonomik politikalar sonucunda ortaya çıkan Ekonomik Kriz ve 5.3 milyon Suriyeli sığınmacının ülkemize gelişiyle oluşan Sığınmacı Krizidir.   Küresel ve bölgesel gelişmeler, bu çoklu krizden geçen ülkemizin önümüzdeki yıllarda daha da ağır bir politik buhran yaşayacağını göstermektedir. Emperyalist güçler, yaşadığımız krizin sonuçlarını ve gerçekleşecek buhranı istismar etmek isteyeceklerdir. Batı emperyalizmi için Doğu veya Türk sorunu 1071’de Malazgirt’e girmemizle birlikte başlamıştır. 1071’de…

Devam

İşte okuyunca yüreğinizi sızlatacak o yazı: “Biz Türklüğümüzü unutmadık, siz de unutmayın Her ordunun bir kalkana ihtiyacı vardır. Diyeceksiniz ki “kılıç kalkan çok gerilerde kaldı”, haklısınız, şimdi kimse mertçe savaşmıyor; düşman karşına çıkmıyor, arkandan iş çeviriyor şimdi. Ama görünmeyen bir kalkandan bahsediyorum ben: Dua ordusundan! Bizi bizden başka kim anlayabilir ki? Çanakkale’de de anlayamadılar zaten. Çanakkale savaşında Balkan şehirlerinden gelip savaşanlar da vardı elbette, şehitlikte bütün bu şehirlerin adını görebilirsiniz. Sadece Balkanlardan mı? Kerkük’ten, Halep’ten, Filistin’den ve daha nice yerlerden. Bugünkü Barış Pınar Harekâtında bütün bu şehirlerin vefası var, özgürlüğü var, duası var. Bütün bu şehirlerin baş belası olan teröre…

Devam

Bir Ülkü Hamalının Dramı, Ensar Kılıç Ensar Kılıç Ülkücü Hareket’in tiyatroda ilklerindendi. Allah onu 2010 yılında aramızdan alasıya kadar hep yüce davası için savaştı. Yazar Alper Aksoy’un yüreklere dokunan yazısını onun anısına sizlerle paylaşıyoruz.   Uzun boyu, iri siyah gözleri, o gözlerden hiç eksik olmayan ülküdaş bakışları, kartal kanadı gibi savruk kaşları vardı yiğidimin… Yürürken sert atardı adımlarını, göğsünü şişirip az öne çıkartırdı ama asla kibirli değildi. Düzgün fiziğini olgunluk çağında kendine çok iyi yakıştırdığı siyah sakalı ile süslerdi… Yetmişli yılların ortasında tanıdım onu. Ülkü Ocakları Sosyal Faaliyetler Merkezi’ndeki toplantıların vazgeçilmez isimlerinden biriydi… Yetmişli ve seksenli yıllarda bir dergi faaliyeti düşünülse…

Devam

Mustafa Ağa okumuş ve Türksever bir insandı, teğmenlikten emekli olarak Bahçesaray’a yerleşmişti. İsmail Gaspıralı ilk öğrenimini yaptıktan sonra, Akmescit lisesine gitmiş; iki yıl sonra da Moskova Askeri Lisesi’ne geçmiştir. Gaspıralı orada başka ülkelerden gelen Türk öğrencilerle tanıştı. Okuldaki panslavist hareketler, onu Türk milleti üzerinde düşünmeye yöneltti. 1867’de altıncı sınıfta iken, Türklerin tek hür ülkesi olan Osmanlı İmparatorluğu’na gitmeyi ve o sıralardaki Girit savaşına katılmayı kafasına koydu. Bir kayıkta kırk beş gün kürek çektikten sonra Don nehrini geçerek Odesa’ya geldi, ancak pasaportu olmadığı için Ruslar tarafından yakalanarak Bahçesaray’a gönderildi. Bu olaydan sonra bir daha Moskova’ya dönmedi., Menli Giray’ın kurduğu medresede Rusça…

Devam

EN BÜYÜK HAİN KİMLER Mİ? Hainin en büyüğü, en sinsi ve tehlikelisi; İslâm kisvesine bürünerek bu necip Türk milletini arkadan hançerlemeye çalışan devlet düşmanı münafıklardır! BİR DİĞER HAİN GRUBU İSE; Dini ve milli birliğimizi bozarak bir kaos ortamı yaratmak isteyen sapık ilâhiyatçılar ve gizli dış servislerce beslenen tarihçi bozuntularıdır! İslâm ile yeni ufuklara açılan Türk milleti, şimdilerde ise İslâm adına hareket ettiklerini beyan eden Müslüman kılıklılarca bölünüp parçalanmak isteniyor! HİÇ AYIRIM YAPMADAN SÖYLÜYORUM; Bugünün mevcut tüm siyâsi partileri ve bu siyâsi partilerin lider ve üst seviyede yönetim kadrolarının, ne Türklükle, ne de İslâm ile en küçük bir bağlarının olmadığı gibi,…

Devam

Kuvvacı babanın oğlu… 1930 Kıbrıs doğumlu… 1960’ta Türk ve Rumların ortaklaşa kurduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Sayıştay Başkanlığı, 1967’den 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na ve sonrasında KKTC’nin ilan edildiği 1983’e kadar Kıbrıslı Türklerin Maliye Bakanlığı’nı yaptı. Türkiye sevdalısı ve ömrünü Kıbrıslı Türklere ve ekonomiye adamış bir adam.  “Karanlık günlerin Bakanı” olarak anılır. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1960 Londra ve Zürih anlaşmalarında Türk heyetinin ekonomi danışmanıydı. Rumların Türkleri yönetimden uzaklaştırıp kamplara hapsettiği 1963’ten 1974’e kadar 11 yıl boyunca çok zor durumdaki  Türk toplumunu ekonomik olarak ayakta tutan gizli kahramanı oldu. Türk Mukavemet Teşkilatı’nın da ‘kasası’ görevini üstlendi. Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar sıkıntılı geçen yılları, “O…

Devam

AKP’nin Seçim Hezimeti Seçim akşamı Ekrem İmamoğlu kararlı ve dik bir duruş sergileyip AKP’ye meydanın boş olmadığını göstermeseydi, önceki seçimlerde olduğu gibi “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş” olacaktı. 31 Mart seçimleri çaldırmayınca kazanılacağının ispatıdır. Üç bin oyla Yıldırım’ın kazanabildiği seçimi, onüç bin oyla İmamoğlu’nun kazanamaması, aynı kurulun saydığı tek zarftan çıkan 4 oydan sadece birinin iptal edilmesi, seçim sonrası partilerin ilan ettikleri -toplamı yüzde yüzün çok üzerinde- hayali oy oranları; dünya matematiğine mizahi bir boyut getirdi. Matematikte kesin kabul olurken, “genel kabul gören oy oranları” en yetkili ağızlardan söylendi (!) A.A. Üsküdar yolunu açık tutmak için her seçim yaptığını yaparken,…

Devam

Trabzonluları Diline Dolayan Hadsizlere Biliyorum kafan basmayacak… Biliyorum “Sözlerim yanlış anlaşıldı, çarpıtıldı” yalanının, öfkeyi yatıştırabileceğini zannedeceksin… Ama yine de yazmalıyım: Sen anlamasan da senin gibi üçüncü sınıf cahile hakkettiğini söylemek borç üstüne borçtur… Demek aday Trabzonlu olunca ‘hesap başka’ oluyor öyle mi? Demek Ekrem İmamoğlu’nun Trabzonlu oluşu onun Rum olacağının delili olabiliyor, faili meçhul Yunan medyası ‘en güvenilir kaynak’ sayılabiliyor öyle mi? Daha önce Balkanlardan gelmiş evlad-ı Fatihan’a sıkça uzanan ‘suyun öte yanı’ şeklindeki aşağılık dilin, sadece politik gerekçelerle sende vücut bulması şaşırtıcı değil… Bu ağzınla sözde ‘Pontus soykırımının 100. yıldönümü’ iddialarına katkı sunduğunu bilemeyecek kadar ahmak da olamazsın… Sen…

Devam

Eski Bakan Rıfat Serdaroğlu, kişisel internet sitesinde bugün yayımlanan yazısında, AKP iktidarının yoldan çıktığını ve hata üstüne hata yapmaya devam ettiğini belirtti. YOLDAN ÇIKMAK T.C Devletinin, binlerce yıllık birikimden kaynaklanan ve nesilden nesile aktarılan yazılı-sözlü gelenekleri vardır. Bu nimet başka hiçbir millete nasip olmamıştır. Kıymetini biliyor muyuz? İşte orası tartışmalı bir konudur. Bazen “Kendisini Devlet Adamı” zanneden cahil kişiler demokrasinin bir cilvesi olarak devlet yönetimine gelirler. Bunlar ne devlet adabı, ne devlet tecrübesi, ne de geçmişimiz hakkında hiçbir şey bilmediklerinden, devletin düzenine uymak istemezler. “Sadece ben bilirim” kompleksine kapılıp, yoldan çıkarlar. Sonuçta bu kişiler, 5-10-20 sene iktidar olup, Türk Devletine…

Devam

Geldikleri gibi gidecekler! Anketsiz ve koruma ordusu olmadan tek bir adım atmayan AKP Genel Başkanı, şimdi gerçekler gizlenemeyip manipüle edilemeyince: “Anketlere güvenmiyorum” diyorsa, bu seçimde korku dağları sarmıştır. Yerel seçimlerde baraj yoktur ve oy dağılımına göre en fazla oyu alan o seçim bölgesinde belediye başkanlığını kazanır. Gereksiz ve yasa dışı olmasına rağmen, kendi seçmenlerini yok sayarak 31 Mart Yerel Seçimlerinde ittifaklar yapılmasının nedeni: kürsülerde atılan soyut, saçma ve temelsiz boş nutuklar değil; tamamen parmak hesabıyla koltuklarını koruma çırpınışlarıdır. Şahsi çıkarlarından başka bir dertleri de yoktur. Siyasi partilerin birbirlerinden fikir ve idealleriyle ayrılmaları ve fikirlerini iktidar yapmaları varlık nedeniyken, Türkiye’de miadı…

Devam

And olsun! Andımız konusunda en doğru ve en etkili sözü “Andımızın kaldırılması son derece BÜYÜK BİR KÜSTAHLIKTI! ” diyerek İlber Ortaylı Hocamız söyledi(1). Aynı küstahlık, pervasızca tv ekranlarda hala devam ediyor. “Türkçülük bölücülüktür!” diyen AKP Genel Başkanı Sn. ERDOĞAN, hızını alamayıp ANDIMIZI da “ırkçı” bulup “Bizim andımız İstiklal Marşıdır” diyerek gerçek dışı, saçma bir açıklama yaptı. BÖLMEDİĞİ BİR MARŞLARIMIZ KALMIŞTI, ONA DA EL ATTI. Andımızda ırk vurgusu YOKTUR. Ordunun Duası Şiirinde “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman” diyen Mehmet Akif’in yazdığı “Kahraman Ordumuza” şiiri yani muhteşem İstiklal Marşımızda ırk vurgusu VARDIR. “Kahraman IRKIMA bir gül. Ne bu şiddet, bu celal? Ebediyyen sana yok, IRKIMA…

Devam

10 Yumurta Kaç Öğretmen Eder…???? ( Mutlaka okuyun derim) Her okuduğumda gözümden yaş süzülür. Daha ilkokuldayım. Evde telefon çaldı. Koştum, açtım. Babamın okul arkadaşı Kerim amca. O da babam gibi öğretmen. Çocukluğumuzun öğretmenleri işte… İki söz arasında hemen birkaç soru, her fırsatta öğretmenliği yaşıyor ve yapıyor. Telefonda hemen sınav başlıyordu… -Zafer, İstiklâl Marşımızı kim bestelemiştir? – Zafer, Konya’nın plakası kaç? Hepsini yanıtlıyorum. Yine bir gün soru silsilesinin ardından, o zaman bana çok garip gelen bir soru geldi: -Zafer, ON YUMURTA KAÇ ÖĞRETMEN EDER? Şaşırıyorum. – O nasıl soru Kerim Amca? Kerim Amca telefonda…

Devam

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde neler oluyor? Türkiye bir devlet krizi yaşıyor. Binlerce senelik devlet geleneğimiz terk edilmekte. Türkiye Cumhuriyeti devleti adeta yıkılarak yeniden ve çok kötü bir şekilde sözde inşa ediliyor. Kurumlar tasfiye edilirken, her şey bir kişi üzerine kurulmakta. Bu, devlet kurumunu hiç  olmadığı kadar zayıflatmakta. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri ağır bir kurumsuzlaşma ve partileşme süreci yaşamakta. Cumhuriyet döneminde Türk Ordusu 3 Mart 1924 tarih ve 249 sayılı kanun ile temel düzenlemesine kavuşmuş ve bu düzenleme büyük ölçüde 15 Temmuz 2016 sonrasına kadar sürmüştür. 15 Temmuz sonrasında yapılan akıl dışı ve ordunun emir-komuta zincirini yok eden, kurumlarını tahrip eden düzenlemeler…

Devam

Bor Şeker’in “Dişlileri!..” Şeker fabrikaları Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecinde satılmıştı… Türkiye ayağa kalkmış, ekonomik gelecekleri bu fabrikalara bağlı olan yörelerde protesto gösterileri yapılmış hatta satılan tüm fabrikalardan elde edilecek gelirin “Saray’ın bir yıllık giderinden az olduğu” bile iddia edilmişti… -Deyim yerindeyse; bu fabrikalar 80 milyonun gözlerinin içine baka baka “babalar gibi” ya da geleneksel deyişle “bağırta, bağırta” satıldı!.. Satış sırasında zamanın Başbakanı Binali Bey, Tarım Bakanı sıfatlı muhterem Eşref Fakıbaba ve de AKP ileri gelenleri, bu fabrikaları satın alan firmaların en az 5 yıl süreyle üretim yapma zorunluluğu bulunduğunu, işçilere asla dokunulamayacağını, sözleşmenin aksine hareket eden şirketlerin teminat olarak yatırdıkları paraların yanacağını…

Devam